Bilinmeyen bir
gecenin bilinmeyen bir saatinde, uçsuz bucaksız evrenin yüküyle çıktım yola. Ne
karanlık hakimdi ne de ışık dünyaya. Bakanın gözünde miydi çerağ. Bilmem..
Aslına bakacak olursak doğduğum gün unuttum bildiğim her şeyi. Reenkarnasyon,
simülasyon, ideoloji veya sevgi…
Yol mu
uzundu yoksa ayaklarım mı kısa? Evvel zamanda mı gidecektim yoksa kambur bir
sırtla? Doğrusu her nasıl gidersem gideyim sonsuzca yürüyüp başladığım bu nokta
da bitecektim. Ne annem beni bir daha doğuracaktı ne de ben hatamı tekrarlayıp
onun rahmine düşecektim.. Ama şimdi… şimdi yürüyecektim. Dünyanın üstünden
altına inecek insanları görecektim. Hiçbir sırrı almadan, selam borçlanmadan, yağmurlara kanmadan geçip
gidecektim.
Süleyman'ın rüzgarı
mıydı şu gelen? Kapılıp gitsem sürükler miydi beni de tozlu kaldırımlara?
Gözlerimi açtığım şu
yer.. Kim yaptı bunu dünyaya? Güne bakan binalar. Ve yere bakan.. Ve gökleri
kaplayan.. Doğa insanla olan savaşını kaybetmiş.. Geldiğim kadar hızlı bir
rüzgarla savrulmak istedim. Görmem gereken ne ise onu görecek ve bir daha asla
dönmeyecektim.
Adımlarımı
sıklaştırıp birbirinin aynı olan karanlık sokaklardan birine saptım. Öğrenmem
gereken şeyin ne olduğunu sorguladığım esnada onu gördüm. Ölümü.. Zifiri
karanlık sokakta geziniyordu. Çevresinde ki gri duman oynaşıyor, cezbediyordu.
Ölüm bana baktı. Üzüldüm. Ne kadar da yalnızdı. Yalnızlığına dost olmayı
düşündüm. Fakat bu olanaksızdı. Çünkü ölümün ebedi mahkumiyeti yalnızlıktı..
Dünya karmaşık bir
yerdi. Her sokağı karma duygulara ev sahipliği yapıyor, hiç kimseyi
yadırgamıyordu. Ama göçebe olan ben şaşırıyor, dünyanın renklerine gizli bir
hayranlık duymaya başlıyordum. Alt sokakta gezen aşkı gördüm. Ve cam sokakta
dolanan gururu. Demir caddede oturan kaygıyı gördüm. Ve pamuklu yolda taş
toplayan şefkati. Öğreniyordum. Öğrenecektim. Belki de istemeden bu dünyayı
sevecektim. Ama gitmeliydim işte. Bir şekilde büyüsünden arınmalıydım
sokakların. Sokaklarda ki duyguların..
Rüzgarı
yakalamak adına çıktım karanlığımdan. Derken bir şeyler oldu.. Kalbim
varlığının sinyalini verdi. Birkaç
dakikam birkaç asrıma mal oldu.
Ömrüm uzunluğundan utandı, ben kaçtıklarımdan. Ne mi oldu ey hat..
Bir adam gördüm
R'leri küstürmüş şiir okuyordu. Bir adam gördüm yakaladığı kediye şefkat
gösteriyordu.. Ben adam gördüm, eski bir banka oturmuş yağmuru bekliyordu. Bir
adam daha gördüm, BABAM gibi bakıyordu..
Ve ben o adamı gördüm.. Bana masalımı anlatıyordu..
Evet. Evet kabul
ediyorum. Dünya beni kandırıyordu.
👍🏻👍🏻
YanıtlaSil