Bazen bana, babanı hatırlıyor musun diye sorduklarında düşünüyorum. Bir şeyler hatırlamak için kendimi zorluyor ve hep aynı iki anıyı hatırlıyorum…
Ama bazen, hiç olmadık bir zamanda, durup dururken onunla ilgili bir anı geliveriyor aklıma.
Küçükken annem bizi banyo ettirdiğinde duştan çıkar çıkmaz koşar babama saçlarımızı koklatırdık. O da koklar ve “Ooo mis gibi kokuyor “ derdi.
Yine böyle bir andı.. Banyodan çıkmış, temiz kıyafetlerimizi giymiş babamızın odasına koşuyorduk sırayla. En sona ben kalmıştım. Nedenini hatırlamıyorum… Babam hasta yatağında uzanmıştı. Pencere kenarındaydı yatağı. Penceresi hafif aralıktı. Annem kapıda durmuş bana hızlı olmam için eliyle işaret ediyordu. Koştum.. Koşup üzerine atladım babamın. “Ahh, eşekoğlu. Canım acıdı.” Ardından da gülüp başımı kokladı ve “Oooh mis gibi olmuşsun” dedi. Annem beni babamın üzerinden indirdiğinde içim titreyerek çıktım odadan. Korkmuştum.
Sonraki gün bütün mahalle bizde toplanmıştı sanki.. Ev müthiş kalabalıktı. Babamın üvey kardeşi, halam bize(Nazan, Nilgün, ben) süte doğradığı ekmekleri yediriyordu. Sonra birden kapı açıldı. Kapının açılmasıyla amcamın yüzüstü yere yıkılması bir olmuştu. “Öldü!” dedi amcam. “Kardeşim öldü..”
Derken bir hengame çıkardılar bizi odadan. Koridordan geçerken babamın odasına baktım. Halam kolumdan çekiştiriyordu. Bense odaya bakıp babamın odasının ışığı yanıyor mu anlamaya çalışıyordum.
O gece ablamlar ve kardeşlerimle komşuda kalmıştık. Ertesi sabah gidebildik eve. Herkes oradaydı. Herkes üzüntüyle, acıyla bize bakıyordu. Ağıtlar, hıçkırıklar, sigara dumanları, iç geçirişler…
Ben üzgün olmam gerektiğini hissediyordum. Ama inanının ne yapmam gerektiğini hala çözebilmiş değildim. Beş yaşındaydım. Benden bir yaş küçük kardeşim sıkılıyor, oyun oynamak istiyordu… Benden bir yaş büyük kardeşim ağlıyor, babamın acısını doruklarında yaşıyordu. Ve ben beş yaşındayım. Oyun oynayamıyordum.. Ağlayamıyordum.. Ne yapmam, ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Koca bir boşluktaydım.
Küçük kardeşim yanıma gelmiş bana oyun oynayalım diyor, diğer kardeşimse babamın başında ağlayan annemin dizinin dibine oturmuş ağlıyordu. Ben hala ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yüzümü dolapla duvar arasına dönmüştüm. Küçük kardeşime bakmıyordum bile.. Beni anlamayacağını biliyordum. Zaten ben de anlamıyordum kendimi.
Ona, “biz artık oyun oynayamayız. Bizim babamız öldü..” diyorum. Bizim babamız öldü.. Ölümün ne olduğunu biliyor muyum ki?
Aklımda da hep aynı soru.. Babam benim yüzümden mi ölmüştü?? Çok mu sert atlamıştım üzerine? Annem o anı hatırlıyor muydu? Hatırlasa bana kızar mıydı?
Ne kadar sene böyle düşündüm bilmiyorum. Ne zaman bıraktım kendimi suçlamayı?..
Peki şimdi şu saatte bunlar aklıma nerden geldi…
Rüyamdan uyandım. Listemde mükemmel bir müzik çıkmış. Dilaz:On My Mind. Saçlarım hala nemli… Ve mis gibi de kokuyor. Evet babacım. Saçlarım mis gibi kokuyor.. Ve sen bunu zaten biliyorsun.
Gercekten çok etkileyici bir eser olmuş. Ellerinize saĝlık...
YanıtlaSil🙁🙁🙁🙁🙁🫂🫂🫂🫂🫂
YanıtlaSil